aşk; sen yanında olmadığı için ona ulaşmaya çalışırken o seni yaraladığında kalbinde hissettiğin acıdır. yaptıklarının karşılığını alamayışının asice dışavurumudur.
meyhanede masanın ortasında duran büyük rakı, varoş bir mahallede içinde olduğun lüks arabadır, herkesin gözü üzerinde ve yıpranmaya hazır.
sağlam yapıları yerle bir eden depremdir. yıkıntıları kaldırmaya ya da onarmaya çalışırken olgunlaştıran olgudur.
hiç bir zaman eskisi gibi olmayacağını bildiğin halde hala çabalayışındır. filmlerde gördüğümüz boğulma sahnelerindeki son çırpınışlar gibi.
aptalca heyecanlanmaktır. bi gün biteceğini, kırılacağını bildiğin halde üstünde yürüdüğün ince kalas gibi.
"benim ki herkesinkinden farklı" derken oldukça sıradan bi hatanın yok edebileceği iskambil kartlarından kuledir.
ama heyecandır, yaşanasıdır.bazen sonunu bile bile katlanacağındır, bazen asla göze alamayacağın.
hep benimdin dersin de öğrenirsin ya hep senin olmadığını, kırılırsın, ona değil, hayata. hayal kırıklıkları güven kırıklıkları halini alır bi anda. aşk o'dur. 2 kişiye ait olabilecek tek varlıktır.
kaybettiğinde o sert bakışlı, iri yarı adam olsan bile çocuk gibi ağlatacak olandır.